Oynadınız Mı? serimizde farklı türlerden oyunlara yer veriyoruz malum. Bu sefer de roguelike türünde bir oyunla, Realm of Ink ile karşınızdayız sevgili Oyungezerler.
Önce Steam Next Fest Şubat 2024, sonra da Steam Next Fest Haziran 2024 demo önerileri listelerimizde yer verdiğimiz, Eylül ayında da erken erişime çıkan Realm of Ink, biraz sancılı bir dönemi geride bıraktı. Dağıtımcısıyla ilgili bir sorun nedeniyle bu yılın hemen başında Steam’de satıştan kaldırılmıştı. Bu ayın başında da yeni bir dağıtımcıyla geri döndü. Ben de bu vesileyle kendisinden söz edeyim istedim.
Mürekkepten bir dünyada hünerli bir kılıç ustası…
Realm of Ink’in bir videosunu izlediğinizde veya demosunu oynadığınızda sizin de aklınıza ilk olarak Hades gelebilir. Bu türün son yıllardaki en iyi örneklerinden birisi olan Hades’ten ilham aldığına şüphe yok. Ama basit bir kopya da değil kesinlikle. Kendine has özellikleri var ve bu yönüyle kimlik sahibi bir oyun olduğunu söylemek mümkün. Bunu kurduğu dünyayla, hikayesiyle, görsel tarzıyla ve oynanış kısmına kendince yaptığı ufak dokunuşlarla sağlıyor. Dilerseniz bunlara şöyle hızlıca bir göz atalım.
Realm of Ink, Çin mitolojisinden izler taşıyan, fantastik bir dünyaya götürüyor bizleri. Mürekkepten bu dünyada kılıç ustamız Red, kendi varlığıyla ilgili önemli bir detayı keşfediyor, kurgusal bir karakter olduğunu öğreniyor. Sonrasında da önünde uzanan zorlu mücadelelerden zaferle ayrılıp sırları açığa çıkarmaya ve sıkışıp kaldığı bu yerden kurtulmaya çalışıyor.
“Yeşil Budist ormanları, buzlu Büyülenmiş Maymun Krallığı, nazik ama korkutucu su diyarı, kadim ve saygıdeğer Türbe Harabeleri” şeklinde tanımlanan 4 seviye bekliyor bizleri. Bunların her birisinde bir gardiyanla mücadele ediyoruz. Bu gardiyanların bir arka plan hikayeleri var, onlara kulak veriyor ve bu dünyanın sırlarını öğrenmeye çalışıyoruz. Önümüzdeki aylarda bu haritalara yenileri eklenecek, yeni gardiyanlarla da karşılaşacağız.
Yine geliştiricilerinin ifadesiyle, “Tilki İblisi, Şakayık Perisi ve Ayna Cini gibi Çin karakteristiklerine sahip 20’den fazla yaratık” ile karşılaşıyoruz bu yolculuğumuzda. Gardiyanlarda olduğu gibi bu karakterlerin de arka plan hikayeleri bulunuyor. Onlarla sohbet ettikçe samimiyetinizi ilerletiyor ve daha fazla şey öğrenebiliyorsunuz.
Buraya kadar yazdıklarımdan da anlaşılabileceği üzere oyunun renkli, ilgi çekici bir dünyası olduğunu söylemek mümkün. Renkli demişken, oyunun görsel yönüne de kısaca temas edelim bari.
Realm of Ink’in ortaya başarılı bir iş çıkardığı yerlerden birisi görsel tasarımı bence. Çok hoş bir görsel tarzı var. Hem mekanları hem karakterleri güzel tasarlanmış, renkli bir dünya sunulmuş bizlere. Çince seslendirmeyle oynamak da keyifli oluyor. Sonuçta Çin mitolojisinden esintiler taşıyan bir dünyada ve Çin mitolojisinden esinlenen karakterlerle yol alıyoruz. Atmosfere tam anlamıyla girelim, öyle değil mi?
Tabii bir oyunun görsel ve işitsel yönden iyi bir oyun olması çoğu zaman tek başına yeterli değildir. Bunu oynanış kısmıyla da desteklemesi gerekir, özellikle de roguelike türünde bir oyundan bahsediyorsak.
Neyse ki Realm of Ink bu konuda hiç de fena bir izlenim vermiyor. Çatışmalar keyifli, boss savaşları yeterince zorlu, karakterinizin geliştiğini hissettiren bir ilerleme sistemi mevcut. Bir roguelike oyundan beklentilerinizi karşılayabilecek düzeyde bir performans ortaya koyduğunu söylemek mümkün.
Erken erişim sürecinde olduğunu çok da hissettirmeyecek bir çeşitlilikle geliyor Realm of Ink. Karakterimiz Red için 9 farklı biçim bulunuyor. Yol arkadaşımız, sevimli mürekkep hayvanımız Momo, 15 farklı biçime bürünüp evrimleşebiliyor. Yetenekler (abilities), avantajlar (perks), iksirler, nesneler, geliştirmeler derken her bir denemenizin diğerlerinden farklı olmasını sağlayabilecek yeterince alternatif sunuluyor. Sadece Momo’nun farklı biçimlerini görmek için bile tekrar tekrar oynanır 🙂
Hazır yeri gelmişken, bana göre oyunun artıları arasına yazılabilecek mürekkep hayvanımızdan da bahsetmiş olayım. Momo, bu yolculuğumuzda bize eşlik eden sevimli bir valık. Çatışmalarda bize yardımcı oluyor ve bu konuda gayet etkili olduğunu söyleyebiliriz. Ayrıca bölümlerde ilerledikçe de evrimleşiyor ve daha da etkili bir hale geliyor. Oynadıkça onun farklı biçimlerinin kilitlerini de açıyoruz.
Yol arkadaşımız Momo’nun yanına zaman zaman mücadelelerden elde ettiğimiz 2. bir yol arkadaşı da ekleniyor. Böylece bir ekip halinde ilerlemeye başlıyor ve rakiplerimize karşı elimizi biraz daha rahatlatmış oluyoruz. Yıllar önce Neon Abyss’te de buna benzer bir sistem kullanıldığını hatırlıyorum. Orada da ilerledikçe yumurtalar topluyorduk ve bu yumurtalar eğer başarılı bir şekilde olgunlaşırsa karakterimizin yanına yeni yol arkadaşları eklenmiş oluyordu. Realm of Ink, bu formülü daha farklı (ve bana kalırsa daha etkin) bir şekilde kullanmış durumda.
Realm of Ink, 2 farklı zorluk seviyesine sahip. “Sheep Hair Brush”, düşmanların normal güçleriyle geldiği ve nesne düşme oranlarının da standart olduğu zorluk seviyesi. “Fox Hair Brush” seviyesini seçtiğinizdeyse nesne düşürme oranınızı azaltma karşılığında düşmanların sağlık puanları ve saldırı güçlerini bir miktar düşürmüş oluyorsunuz.
Oyunu daha geniş bir oyuncu grubu için erişilebilir kılan bir detay olmuş. Roguelike oyunları zor bulup türe mesafeli duran oyuncuları da kendisine çekebilir. Yanlış anlaşılmasın, bu zorluk seviyesinde de öyle önünüze gelen herkesi kesip biçemiyor, sıkıntısız bir şekilde finale ulaşamıyorsunuz. Yine illaki bir boss çıkıp kahramanımız Red’i başladığı noktaya göndermeyi başarıyor 🙂 Sadece, bir miktar daha rahat ilerlemenizi sağlıyor, size oyuna ısınabilmeniz için biraz daha süre tanınmış oluyor.
Realm of Ink, erken erişim sürecini gayet iyi geçiriyor bence. Tam sürüme geçtiğinde adı ilham aldığı Hades gibi örneklerle birlikte anılacak gibi görünüyor, bu potansiyele sahip olduğunu hissettirdi bu zamana kadarki performansıyla. Dolayısıyla gözünüz üzerinde olsun derim, takip listenize eklemenizde fayda var. Dilerseniz demosuna da göz atabilir, bizzat karar verebilirsiniz.
